Bizim mahalleli Şaban Efendi,

Yakar sinesini haşlayıp durur.

Böyle insanların bilinmez fendi,

Hurafe düşünce aşlayıp durur.

 

Sözlerine baksan, dersin bu ermiş

İrem bahçesinde gülleri dermiş.

Sağ partiye ömür boyu oy vermiş;

Yine sol partiyi taşlayıp durur.

 

Geçenlerde başı dönmüş, yıkılmış

Yıkılmak nedir ki yere çakılmış.

Vitaminsiz dişin eti çekilmiş,

Başpehlivanları tuşlayıp durur.

 

Eller uçak alır haram yiyerek;

Şaban gezer kara lastik giyerek.

“Aç insana oruç neyler” diyerek

Üç aylık oruca başlayıp durur.

 

Bir binanın bodrum katta kalıyor,

Kara düşünceye derin dalıyor.

İş deyince Allah canın alıyor,

Gündelik namazı beşleyip durur.

 

“Yardım edelim” der bizim muhtar da,

Kızar delilenir ufak ihtarda…

Duru şerbet, kuru ekmek iftarda;

Çürük dişleriyle dişleyip durur.

 

Yaş kırk olmuş, gitmiş ömrün yarısı

Benzi solmuş sanki çiğdem sarısı.

Ne çoluk çocuk var, ne bir karısı;

Cennette huriyi düşleyip durur.

 

Eller şey üstünde kırarken fındık,

O da der: “paralel düzene kandık”

‘Uyan Şaban’ desem, der: “yürü zındık”

Garip Bindebir’i dışlayıp durur.

 

10.04.2016

Ozan Bindebir