Anlatsam köyümde doğup öleni,
Herkes bir hayale dalar giderdi.
Corman’ın karısı güzel Geleni,
Göreni sevdaya salar giderdi.

Ahmet Bey muhtarken fazla nam saldı,
Maden işletirdi, dağları deldi,
Köylünün suyunu elinden aldı,
Dereyi, tepeyi sular giderdi.

Çıyan Haydar “Kelkız” diye can verdi,
Gazilikte Abbas Dede’m ün verdi.
Tımtıroğlu kavga için yan verdi;
Küfürü küfüre ular giderdi.

Kara Ali, kara idi karadan,
Öleli de çok yıl geçti aradan,
Gaziliği nasip etmiş Yaradan;
Akdeniz’i kana bular giderdi.

Tilki Haydar:”Hınzır” derdi adama,
“Acik Yusuf” namı Yusuf Dede’me.
Deli Halil pelit keser budama;
Akşamdan baltayı biler giderdi.

Sultan Eme’m yalan yere ağlardı,
Seviyor görünür, biraz yağlardı.
Kirli Meryem dursa yürek dağlardı;
Kendini toprağa beler giderdi.

Kör Mehmet de tenha yere gelince,
Söylenir dururdu kendi dilince.
Derdi:”Allah görmez gece olunca”;
Duvardaki taşı çalar giderdi.

İbili Hoca da aman ne celâl,
Pilavı çok yemiş, helâldir helâl.
Öküzleri modullardı Kör Kemal;
Hayvanlar korkudan yılar giderdi.

Gaz Üsüyün Dede’m benim gıdam’dı,
Hüda’yı bilmesem sanki Hüdam’dı.
Kör İrbaham Dedem zengin adam’dı;
Ekmeğinen tuzu yalar giderdi.

Gülük Ebem biraz safça biriydi.
Rıza Emmim yiğit, hem de diriydi.
Koca Halil Dedem ondan iriydi;
Tuttuğunu kökten yolar giderdi.

Eşkıya Filiboz defter dürerdi.
Saçlıklı da çifti güzel sürerdi.
Hükümeti, Sağır Dayı kurardı;
Bir kuru hayale yeler giderdi.

Yetmişinde şoför oldu Abdulla,
İyi dost olmuştu parayla, pulla.
Tavuk kişelerdi hem de çift kolla;
Korna çalmaz, herkes güler giderdi.

Fazla hayalciydi Kestek İsmail,
Zengin olamadan geldi Azrail.
Yüce Yaradan’a olmadan nâil;
Cemde kemanını çalar giderdi.

Ügüoğlu, Paşa ile komşuydu.
Kıldırıç’ın derdi sınır’la, suydu.
Kenan, ev halkını dul, yetim koydu;
Evin direğini çeler giderdi.

Çürük ile Adil Emmim motordan,
Öldüler ya bir gün çıkar hatırdan.
Belki hatırlanır iki satırdan,
Yoksa hafızamız siler giderdi.

“Karagavur” küfrü Hürü Ebe’mde,
Kızar, şahlanırdı, durmazdı gemde.
Benim sütannemdi Çavdar Teyzem de;
Tersyel değse kurur, solar giderdi.

Çinnalbant’la Ofan su için öldü,
Traktör, Posbaş’ın başını aldı.
İzmir’deki kaza bağrımı deldi,
Herkes gözyaşını siler giderdi.

Karkıncıklı Ebe maşa alırdı,
Külbastı oynardık, neşe bulurdu.
Demirci’yi görse köşe olurdu;
Hemen çörek unu eler giderdi.

Meşhurdu Dılı’nın güreş tutması…
Kel Musa’nın ney’in dertli ötmesi…
Üsük Emmimin de koyun gütmesi;
Her biri bir yandan meler giderdi.

Yusuf Emmim imam, hem de zakirdi,
Onun yaptığı da sözde zikirdi.
Çalışmaz yatardı, ondan fakirdi;
Oruç tutar, namaz kılar giderdi.

Deli Memmet hemen atardı kes’i.
Sinek vızlar gibi Marta’nın sesi.
Deve’nin elinde bir bal helkesi;
Arıları bizi talar giderdi.

Hüseyin Çavuş da çok muhteremdi,
Su Müdürü idi rahmetli Hamdi.
Âşık İsmail de aşktan sersemdi;
Kaderine yanar, ağlar giderdi.

Fahri’yle, Züleyha acı yaşattı,
Cemal, Celal, Şerif bizi taş etti.
Uçaklara Durmuş Emmim taş attı;
Bir isabet etse deler giderdi.

Güzel Anacığım öldü kanserden,
Yiğitti, cesurdu er gibi erden.
Yavrusu hastaysa, düşmüşse ferden;
Gece uykusunu böler giderdi.

Hepsi de kavuştu şimdi Allah’a…
Unuttuğum vardır bu kadar daha.
Onlardan da özür dileyim aha;
Her kim olsa özür diler giderdi.

Tokat-Artova’dan gör Yeşilyurt’u,
Karaoluk Köyüm kimleri gördü.
Bindebir’im gözler önüne serdi,
Dinleyenin gözü dolar giderdi.

23.12.2004
Ozan Bindebir