Özgeçmiş
- Ayrıntılar
- Gösterim: 6135
Asıl adı Yüksel KILIÇ olan ozan, 12.05.1960 yılında Tokat İli, Artova İlçesi’ne; şu anda ise Yeşilyurt İlçesine bağlı olan Karaoluk Köyünde doğdu. Babası Haşim, Annesi Sultan’dır. İlk şiirini on bir yaşında yazdı. Ortaokulu bitirdikten sonra maddi imkânsızlıklar yüzünden öğrenimine devam edemedi. Fakat okumayı ve araştırmayı her zaman sürdürdü. On yedi yaşında bağlamayla tanıştı. Yirmi yedi yaşına kadar serbest işlerde çalıştı. Bir yandan da çaldı, söyledi.
1987 yılında Turhal Halk Eğitim Merkezi’nden bağlama dalında sınavla “Usta Öğreticilik Belgesi” aldı. Aynı yıl Turhal Halk Ozanları Kültür ve Musiki Derneği’nde bağlama öğretmenliği yaptı.
1988 yılında Ankara’da Orman Genel Müdürlüğü’nde işçi olarak işe başladı ve 2014 yılında emekli oldu. Evli ve iki çocuk babasıdır.
1998 yılında Ozanlar Vakfı’na üye oldu, faaliyetlerini bu Vakıf kapatılıncaya kadar burada sürdürdü. Ozan Gönüllü Coşkun’dan ve Gürünlü Âşık Gülhani’den şiir tekniği dersleri aldı ve kendini geliştirdi.
2001 yılında Hacıbektaş Belediyesinin açtığı “Lâiklik” konulu şiir yarışmasında hece vezni şiir dalında birincilik ödülü aldı. T.R.T.’de radyo programları yaptı ve beğeniyle dinlendi. Başka birçok etkinlik ve konserlerde yer aldı. Şiirleri, sosyal içerikli ve sevgi şiirlerinden oluşmaktadır. Değişik konularda da şiir üretmiştir.
2004 yılında Ozanlar Birliği Kültür Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı ve ilk genel kurulda yönetime seçildi. Ozanlar Vakfı-2003, Ozanlar Birliği- 2005 ve 2006, AN-DER 2012 ve 2016 Şiir Antolojilerini ve yine köylüsü olan Ozan Mustafa Gülşan’ın “Yüreğimin Bam Telinden” adlı şiir kitabını yayıma hazırladı. Birçok dergi ve antolojilerde şiirleri yayımlandı. 600 civarında hece ölçülü şiiri mevcuttur.
Özgürlük, demokrasi, evrensel duyarlılık, Atatürkçülük, insan ve doğa sevgisi, emeğe saygı duymak ve haksızlıklara baş kaldırabilmek… O’nun temel ilkeleridir.
Şiirlerinde mahlas olarak bir süre kendi ismini (Yüksel) kullandı. Daha sonra Coşkun Gönüllü'nün: "Senin şiirlerinde haksızlığa ve soygun düzenine karşı bir isyan var. Senin mahlasın İsyani olsun!" dediği için kısa bir süre de bu mahlası kullandı. Bu mahlası kullanan başka ozan olduğunu öğrenince artık kullanmadı.
Mütevazı bir kişiliğe sahip olan ozan, “Ozan gibi bir ozanın binde biri kadarım” dediği için kendisine Âşık Arabi tarafından “Bindebir” mahlası verildi. O günden bu yana bu mahlası kullanmaya başladı.
2007 yılında Hacıbektaş Belediye Başkanlığı, Anma Komitesi ve Kültür Bakanlığı’nın ortak davetiyle Hacı Bektaşi Veli’yi Anma Etkinliklerine sanatçı-ozan olarak katıldı ve ilgiyle izlendi.
2008 yılında dört ozan derneğinin OZAN-DER’de birleşmesi konusunda etkili oldu ve Mâli Sekreter olarak yönetime seçildi. Olagan Genel Kurulda tekrar yönetime seçildi ve bir süre bu görevini sürdürdü.
Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği – OZAN-DER işbirliği ile düzenlenen “Mahzuni Şerif ve Felsefesi” konulu Hece Vezni Şiir yarışmasında 3.üncülük ödülü aldı.(15-16 Mayıs 2010) .
Daha sonra ozanlık adına yozlaşma gördüğü derneğinin yönetiminden ve üyeliğinden ayrılarak bir grup ozan arkadaşıyla Anadolu Halk Ozanları Kültür ve Dayanışma Derneği’ni (AN-DER) kurdular (Mayıs 2011) .
Bir süre yönetimde de görev aldı ve kendi isteğiyle ayrıldı.
Zaman zaman şiir yarışmalarında çeşitli ödüller alan ozan; Türk Haber Ajansı’nın düzenlediği “Dede Korkut” konulu uluslararası hece vezni şiir yarışmasında 2. lik ödülü aldı (24 Ağustos 2011) .
48. Ulusal 22. Uluslar arası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri Çerçevesinde Düzenlenen Hece Vezni Şiir Yarışmasında 2. Mansiyon ödülüne layık görüldü. (Ağustos 2011) .
Alevi Vakıfları Federasyonu, 1. Uluslararası Yunus Emre Şiir Ödülü Yarışmasında 2. Lik ödülü aldı. (03.09.2022)
"Ordu'muz Çok Şirindir" adlı şiiri Ordu Zümrüt Fındık Festivali Türk Halk Müziği Beste Yarışmasında İsmail TATAR bestesiyle 1.lik ödülüne layık görüldü (18.09.2022).
Bazı şiirleri Musa Eroğlu, Hakan Çakmak, Süleyman Yıldız, Güler Duman, Âşık Haşimî, İsmail Tatar ve Erdoğan Tozoğlu gibi sanatçı ve ozanlar tarafından bestelenerek okundu. Kendi bestelediği ve diğer sanatçı dostlarının bestelediği 80 civarında eseri mevcuttur.
Kültür Bakanlığı sınavını kazanarak "Halk Ozanı" dalında kayıtlı üyedir. Ayrıca "Besteci - Söz Yazarı" olarak da MESAM üyesidir. Bazı eserleri albümlerde yer almıştır.
Şahsi Şiir kitabı “Kendimi Okudum, Kendimi Yazdım – Ozan Bindebir’in Hayatı, Sanatı ve Şiirleri” adını taşıyor. Gâzi Yayınevinden akademik bir çalışma olarak; yazar Merve Karatay tarafından Ocak 2013’de çıkarıldı ve yayımlandı.
Halen AN-DER üyesidir.
Eserleri
Şiirleri:
1- Duygu Rehberi (Ozan Naçari) kitabında,
2- Ozanlar Vakfı Şiir Antolojisi 2002 ve 2003,
3- Ozanlar Birliği Kültür Derneği Şiir Antolojisi 2005 ve 2006 serilerinde ve bazı dergilerde,
4- Anadolu Halk Ozanları Kültür ve Dayanışma Derneği'nin (AN-DER) Ekim 2012'de çıkan ve Temmuz 2016'da çıkan kendisi tarafından hazırlanan Şiir Antolojisinde şiirleri yayımlandı.
5-Şahsi şiir kitabı “Kendimi Okudum, Kendimi Yazdım – Ozan Bindebir’in Hayatı, Sanatı ve Şiirleri” adını taşıyor. Gazi Yayınevinden akademik bir çalışma olarak; yazar Merve Karatay tarafından Ocak 2013’de çıkarıldı ve yayımlandı.
Âşık Veysel Biyografisi
- Ayrıntılar
- Gösterim: 3491
Bin Sekiz Yüz Doksan Dördün güzünde,
Dünyaya açılmış gözü Veysel’in.
“Ayıpınar” denen mevki düzünde
Toprağa belenmiş yüzü Veysel’in.
Babası Ahmet’le anne Gülizar
“Veysel doğdu” diye olmuş bahtiyar…
Çiçek hastalığı denen canavar;
Gözün(ü) almış, körpe kuzu Veysel’in.
Yeni gelmiş iken yedi yaşına,
Felek zehir katmış tatlı aşına.
Neler neler gelmiş dertli başına;
Kışa dönmüş bahar, yazı Veysel’in.
“Avunsun” diyerek vermişler sazı,
Yüreğinde hem aşk, hem başka sızı…
Türküler çığırmış, dilde avazı…
Başka ekol olmuş sazı Veysel’in.
Sevinçle gidermiş bahçeye, bağa
Bir bir dokunurmuş dala, yaprağa.
“Sadık yârim” dermiş; kara toprağa
Bir ona geçermiş nazı Veysel’in.
İhaneti görmüş Esma eşinden,
Koşup gidememiş hemen peşinden.
Yanmış bağrı, beter olmuş meşinden,
Kalmış yüreğinde sızı Veysel’in.
Ahmet Kutsi TECER tutmuş elinden,
Cumhuriyet, övgü almış dilinden,
Üç ayda zor aşmış Çubuk Belinden,
Ankara’da şişmiş dizi Veysel’in…
İkinci eşidir Gülizar Ana;
Onun ile tekrar doğmuş cihana.
Halkevinde hizmet vermiş vatana,
Parlamış yürekte közü Veysel’in.
Ata’mıza dermiş: “Adamın hası”
“Atatürk’tür Türkiye’nin ihyası”
Ona ağıt yazmış, çekerken yası;
Tarihlere geçmiş sözü Veysel’in.
Hep onu bulsa da çilenin ağrı,
Dertlerden kavrulup yansa da bağrı,
Hep birlikten yana yaptığı çağrı;
Dünyaya örnektir tezi Veysel’in.
Akciğerde her gün azmış kanseri,
Yetmiş Üç Nevruz’u; tükenmiş feri,
Bağrına basınca o sadık yâri,
Hak ile Hak olmuş özü Veysel’in.
Nevruz’da eserken dağların yeli,
Doldurur engini ilkbahar seli.
Deryada bir damla olan Yüksel’i
Bindebir’den bile azı Veysel’in.
Bindebir’e yoldur izi Veysel’in.
06.03.2017
Ozan Bindebir