Ne sorarsın efendim memleket ahvalini,
Korkusuzca alırlar milletin vebalini.

Cahil olan sevindi “tek parti iktidarda”
Niyet bozuk olunca başımız kaldı darda.

Barbaros’a beş çeker, gemi almış gemici,
Bu kadar da olur mu; sahtekâr, kan emici?

Fatura kaçakçısı, kaçak villa uzmanı,
Babasını da satar böyle adam azmanı…

Annenin çıkın’ından, oğlunun takısından
Pehlivanlık mı gelir, pehlivan yakısından?

Çıkıp nutuk atıyor; gazel okuyor gazel,
Dersine de çalışmış, güzel okuyor güzel!

Zapsu demiş: “Adamı deliğe süpürmeyin! ”
Ustadan icazetli, hiç kızıp köpürmeyin!

Amerikan ajanı bir şeyhin müritleri,
Kanımızı emerek kanlanıyor bitleri.

Ucubenin önünde el öpüp, diz çökenler;
Meclis’teler alenen zikredip “hu” çekenler…

Bezirgânlar eline maşa etmiş türbanı,
Milletin kendi kurban, nasıl kessin kurbanı?

İnanç sömürüsüyle tek iktidar olanlar,
Vatandaşına düşman, düşmana yâr olanlar…

Irak’ın işgalini dolarla pazarlayan,
Başımızdan gitmiyor vatandaş azarlayan.

Başbakan Yardımcısı; Şeyh Sait’in torunu,
Bunlarla mı çözülür memleketin sorunu?

İngiliz vatandaşı; Peşmerge tercümanı.
Amerikan damadı; bizde Devlet Bakanı…

Teröristin başından danışman olmuş başa,
Nereden de bulursun, yaşa Başbakan yaşa!

Çankaya’ya oturmuş, Cumhur olmuş; Baş noter,
Akort düdüğü gibi hep aynı sesten öter.

Siz yiyin memleketi, biz bedel ödeyelim,
Bu millet uyudukça, biz daha ne diyelim?

Açlıktan çarık yemiş, savaşırken dedemiz,
Bilmiyorum ondan mı, bulanmıyor midemiz?

Hiç hoşuma gitmiyor, söyleyim bak bu gidiş,
Vatan hainleriyle savaşım var dişediş.

Şu din bezirgânları duysun da Bindebir’i,
Korkum yok, öldürse de, yüzse de diri diri.

08.12.2007
Ozan Bindebir