Beni;

Karşılıksız, beni benim için,

Riyasız ve samimice seven

Annem kadar aklımda…

Memleketim!

 

Ceylanların özgürce su içme hevesini,

Dağlarımda kendi gelen böğürtlen meyvesini,

Küçük bir çocuğun elleriyle

Ve korkusuzca

Köpeğe ekmek vermesini izler gibi bir şey…

Seni seyretmek

Memleketim!

 

Çobandan kaval dinlemek, sürüden çan sesi…

Derelerde su,

Taş duvarın kovuğunda kuş sesi

Ve

Koşup oynayan çocukların neşesi…

Burası;

Yaşarken tek gördüğüm

Cennet köşesi

Memleketim!

 

Yaşamak için öldürmek değil,

Yaşatmak için ölmek ilkesi…

Liseli bir gencin

Daha on beşinde

Çanakkale’deki ölüm hevesi…

Var mı böylesi bir memleket sevgisi?

İşte bu benim insanım,

Bu benim;

Memleketim!

 

Şöyle düşlüyorum:

Ülkemin insanları, uzaydaki yörüngesinden şaşmayan yıldızlar kadar özgür…

Düşüncede hür, inançta hür,

Kendi yağıyla kavrulan…

Ülkem,

Yeni biçilmiş çayır kokusu gibi;

Serin, huzur verici…

Başaklar dolgun ve sarı,

Üreten insanların diyarı…

Karnı tok, sırtı pek insanlar görmek istiyorum.

Âşık olduğum yavukluma bakar gibi bakıyorum her tarafa…

Umutlanıyorum.

Diyorum:

‘Bu benim memleketim!’

 

23.04.2013 – Yüksel KILIÇ (Ozan Bindebir)