Bülbüller tutulup kafese doldu,
Kargalar ötüyor gülün üstünde.
Olgun meyve yerde ezilir oldu,
Ham meyveler kaldı dalın üstünde.

Çalışan, üreten, toprağı eken;
Vatanında oldu gözlere diken.
Hep dürüst insanlar cezayı çeken;
Hırsızlar, haydutlar elin üstünde.

Ne mafyadan, ne bir beyden güç aldık;
Suçsuz iken bin bir türlü suç aldık.
Hep çalıştık arı gibi aç kaldık;
Sinekler geziyor balın üstünde.

Haram onlar için helâlden tatlı,
Hep ondan oldular saraylı, yatlı.
Servet edindiler bizden bin katlı;
Bizler kaldık kuru çulun üstünde.

Üstümüze akın akın geldiler,
Parçalayıp bölük bölük böldüler.
İnsanları yolum yolum yoldular;
Şapkalar duruyor kelin üstünde.

Zalimlerden zulüm gördü insanlar,
Tükendi ömürler, yok oldu canlar.
Kanımızı emdi, bitirdi bunlar;
Bizi bıraktılar yolun üstünde.

Duyarken kulağım, görürken gözüm
Boşuna giderse bu kadar sözüm.
Uyan demiyorsa çaldığım sazım;
Ellerim gezmesin telin üstünde.

Ölümüme ferman yazılır bir gün,
Bindebir’e mezar kazılır bir gün.
Dostlarım ağlayıp üzülür bir gün;
Musalla taşında, salın üstünde.

26.11.2000
Ozan Bindebir