Ne anladın şu dünyadan?
Sanki mutlu An’ın mı var?
Geçti ömür gitti giden,
Daha yaşta Binin mi var?

“Sarardık da solduk” desen,
“Biz belayı bulduk” desen,
“Sefaletten öldük” desen,
Derler: “Daha Canın mı var?

Hor görülür, yerilirsin
Hep çalışır, yorulursun
Koyun gibi sürülürsün,
Boynunda bir Çanın mı var?

Ne holdingin, ne şirketin,
Nerde senin etiketin?
Sırtında yok bir ceketin;
Bacağında Donun mu var?

Sen hep üret, beyler yerler
“Biraz daha çalış” derler
Nerden tanır da bilirler;
Kulağında Enin mi var?

Aklın yetmez, zordur işin
Onun için ağrır başın.
Hanım yapar saç tıraşın;
Sanki jöle, Fönün mü var?

Siyasiler görmez seni,
Seçim geçti, sormaz seni.
Korkma kimse vurmaz seni;
Para eden Gönün mü var? 

                  Ğ

Ne alıp ne satıyorsun?
Kaderine çatıyorsun.
Ahırlarda yatıyorsun;
Sarayların, Hanın mı var?

 

El işine koşuyorsun,

Tökezlesen düşüyorsun,

Ağustos’ta üşüyorsun,

Bir enerjin, Isın mı var?


Her aybaşı gelir zam’ın,
Artar derdin, artar gamın.
Yıkılırsa toprak damın;
Ne yaparsın, İnin mi var?

Kışın sırtın görmez gocuk

Ne et yersin, ne de sucuk.

Yaradan vermemiş çocuk,

Neslin için Jönün mü var?

 

Dul kadından buldun eşi,
Her gün yersin bulgur aşı,
Vitaminsiz döktün dişi;
Damarında Kanın mı var?

Şu ellerin kahrı yaman,

Yoksula hiç vermez aman,

Beylere kızdığın zaman:

“Kes, konuşma Lan”ın mı var?

 

Kızsan bile için için,

Hep susarsın neden, niçin?

Susup konuşmamak için,

Bir yasağın, Men’in mi var?

Aç kalmazdın sende soysan,
Ayakkabın yoktur giysen…
Beyler neler yedi, duysan

Sofranda bir Nan’ın mı var?

 

Her gün kabuk bağlar yaran,

Çıkmamış yarayı saran.

Cebinde bulunmaz paran,

Bir Beş’liğin, On’un mu var?


Nere varır senin hâlin?
Bükülmüş genç yaşta belin.
Karanlıktır istikbalin;
Bir aydınlık Önün mü var?

 

Yolsuzluklar milyon milyon

Ne söylesek bulmuyor son.

Pencereye çektin naylon,

Çift camlı bir Pen’in mi var?

 

Gücün yoktur şakımaya,

Söz sanatı dokumaya,

Şiir deyip okumaya,

Nazım Hikmet Ran’ın mı var?



Ekmeğin yok, aşın yoktur,
Bir dikili taşın yoktur,
Sigortan yok, işin yoktur;
Geleceğin, Sonun mu var?

Hoplar durur popçu musun?
Trilyonluk topçu musun?
Esrarcı mı, hapçı mısın?
Bir şöhretin, Şanın mı var?

Ayağında yarıkların…
Sargıların, sarıkların.
Benzerisin morukların;
Kardan beyaz Tenin mi var?

Tüter durur tezek, odun
“Bugün börek pişir” dedin.
Nasıl etsin şimdi kadın?
Bir torbacık Unun mu var?

Yaya gitsen bitmez yollar,
Kayalara n’etsin yeller?
Ne tanısın seni eller?
Sanki nâmın, Ünün mü var?

 

Bir radyon var nazlanıyor,

Arı gibi sızlanıyor,

Hiç deme ki hızlanıyor,

İnternetin, Vın’ın mı var?

 
Hüso emmi kızma bana!
Tükenirsin yana yana.
Bu garip de benzer sana,
Benden farklı Yanın mı var?

 

Ne söylesin Bindebir’im,

Tırnağımdan çıktı terim,

Şunu öğrenmek isterim,

Beni zengin Zannın mı var?



NOT: Dikkat! Şiirde kullanılan ayak kafiye kelimelerin baş harfleri alfabetik sıralıdır. “Ğ” harfinin dışında kalan 28 harf kullanılmıştır.

 

Açıklamalar (TDK Sözlük):

En: Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret.

Gön: Hayvan derisi

Jön: Genç

Men: Yasaklama.

Nan: Ekmek

Vın: Mobil internet.

Zan: Sanı

 

21.06.2000

Ozan Bindebir