Karlar yağıyordu, karanlık gece
Mustafa Kemal’in izine düştüm.
Hünkâr’ın barışı gönülden yüce
Varıp teslim oldum, dizine düştüm.

Dervişlik aranmaz hırkada, çulda
Aranır, erdemli yaşayan kulda…
Sevgiyle Tanrı’ya ulaşan yolda
Yunus’la Mevlâna gizine düştüm.

Aydın insan olan bilir bu hâli
Bilgi ile pişen bulur kemali.
Organik meyvede bir kurt misali
Müspet düşüncenin özüne düştüm.

Bir yanım yorgundur, bir yanım hasta
Bir yanım can verir, bir yanım yasta.
Otuz yedi canla yandım Sivas’ta
Muhlis Akarsu’nun közüne düştüm.

Aşkın dolusunu derinden içen,
Pir Sultan Abdal’ın ser’inden içen,
Emekçinin alın terinden içen,
Mahzuni Şerif’in sazına düştüm.

Parlayan Güneş’in, dönen uydunun
Tutulması için bütün kaydının
Bilim adamının, nice aydının
Kaleminden sızdım, tezine düştüm.

Âlemleri düşün, nasıl var oldu?
Bindebir’im çözdüm amma zor oldu.
Veysel için kara toprak yâr oldu,
Birkaç metre kaput bezine düştüm.

19.05.2010
Ozan Bindebir