Ne söylesem dinlemiyor herifler,
Söylenecek söz mü kaldı güzel dost?
Bir insana uymuyor bu tarifler,
İnsanlıktan iz mi kaldı güzel dost?
Var olanı birer birer buduyor,
Tam şeyinin doğrusunda gidiyor,
Bu gün deyip yarın inkâr ediyor,
Utanacak yüz mü kaldı güzel dost?
Kimileri çalar çırpar savuşur,
Bir gündeme bir diğeri kavuşur,
Baba, evlat birbiriyle dövüşür,
Dayanacak öz mü kaldı güzel dost?
Patronların vurgun vurma zamanı;
Fukaraya satar dini, imanı.
Üretim yok, ithal ettik samanı,
Dağda sürü, yoz mu kaldı güzel dost?
Bu günleri elimizle getirdik,
Memleketi on beş yılda batırdık,
Gördünüz mü şimdi şapa oturduk,
Soframızda tuz mu kaldı güzel dost?
Yine durmaz ürür itin soyları,
Pazarlıyor sahilleri, koyları…
Batırdılar şehirleri, köyleri;
Oynayacak koz mu kaldı güzel dost?
Garibanı sokaklarda dondurdu,
Çoklarının ocağını söndürdü,
Vatandaşı sönmüş küle döndürdü,
Alevlenen köz mü kaldı güzel dost?
Nice yoksul çaya ekmek banıyor,
İçerimde yaralarım kanıyor,
Bindebir’i duyan ozan sanıyor,
Elimizde saz mı kaldı güzel dost?
16.12.2017 – (4+4+3)
Ozan Bindebir